.İnsanlar yaşlandıkça maziye özlem duymaya başlıyorlar. Eskileri hatırlamak güzel de, maziye takılıp kalmak iyi değil… Her dönemde şartlar farklılık gösterebilmekte… Her şartlarda günü güzel yaşamaya çalışmalı, sıkıntıları fazla büyütmemeliyiz.

**- 1970’li yıllarda güz olduğu zaman, MAN kamyonlar Ege taraflarına gider, oradan; kuru üzüm, kuru incir, zeytin, zeytinyağı, pirinç getirirdi. Daha çok, Bakkal Apıcık getirirdi. Fiyatları da herkesin alabileceği durumda idi.

**- Kışa girerken unumuz en az dört çuval, patatesimiz soğanımız iki çuval, bulgurumuz iki şinikten aşağıya düşmezdi.

**- Karınyağımız, teneke peynirimiz, turşumuz olmazsa rahat edemezdik.

**- Bazı durumu iyi olanlar hayvan keser, kasnak tezeği gibi büyüklükte olan sıygıçlarını (kavurma) hazırlar, sucuklarını doldururlardı.

**************************************

**- Kışın en güzel içeceklerinden birisi olan tarhana, mümkün olduğunca koyun yoğurdundan yapılmaya çalışılır, kışın yemeklerin önüne koyulup iştah açardı.

**- Ev hanımları sonbaharda; biber, patlıcan, kabak kurutmazlarsa içleri rahat etmezdi. Yeşil olan her şey kurutulmaya çalışılır, sadece hıyar kurutulmazdı.

**- Bir evde pişen hormonsuz et kokusu bütün mahalleye yayılır, bundan komşulara da pay düşerdi.

**-Yumurtanın, tavuğun tadı bir başka idi. Tavuk kıymetliydi, gerdeğe giren damada kız evi mutlaka pişmiş tavuk gönderirdi.

**- Nişasta hazırlanmazsa, hamıraşı (ev makarnası) kesilmezse, kışa hazırlık yapılmadı, demekti.

**- Evlerde; ya odun, ya da kömür sobası var. Aynı odada herkes yatar-kalkardı. Eyvah elektrikler kesilirse doğalgaz da kesilir, korkusu olmadan huzurluca oturulurdu.

**- Ramazan ayı geldiğinde, bilhassa gençler teravih için gülüş-çığırış içinde cami cami gezerlerdi. Bugün ise camilerimiz bomboş…

**- Kirada oturan neredeyse yok gibi idi. Herkesin iyi-kötü bir “kümelti”si vardı.

Adam düğün edecek olup oğlunu evlendirecekse “hal”ine göre hallenir, kız tarafı da “Durumu yok” diye anlayış gösterirdi.

************************************

**- Okullarda yaz tatili olunca sokakta hiç çocuk kalmaz, gençler ameleliğe, çocuklar bir esnafın yanına çıraklığa giderlerdi. Bugünkü çocuklar ve gençler de bir yaz boyunca cırcır böceği gibi yatıyorlar.

**- Genellikle her evde en az bir sağılır inek olduğu için; süt, kaymak, krema çok bulunurdu.

**- Şehirde nüfus az, mahalleler birbirlerine yakın, vasıtaya ihtiyaç duyulmuyor. Kimsenin evinin önünde arabası yok, böylece masraf da yok!.. Masraf deyince, dün arabamın deposunu doldurtmaya gittim, görevliye biraz da efelik olsun diye: “Depoyu fulla!” dedim, 900 lira ödedim, aklım başımdan gitti.. Eskiden adamlar bu parayla bi’ kışı geçiriyorlardı.

**- Az bulunan bir yiyeceğe toplum hırslı davranır, stoklama yönüne giderdi. Bugün de değişen bir şey yok!..

**- Hiç kimse: “Müslüman en iyisine lâyıktır.” demez; bulduğunu çevresiyle birlikte yer; bulduğunu giyer; zengin-fakir bir arada yaşar gider idik.

**- Ya bugün?...

**- “Yoğurt yiyeni karıştırma!”

**- İşte böyle!... (N.Sait EKİCİ)