HALUK UĞUR DAGISTANLI
___________________________
2025 Emlak Sektörü: Sessizliğin İçinde Biriken Hayaller, 2026’ya Uzanan Umut
2025 yılı, emlak sektörü için sadece ekonomik göstergelerle anlatılabilecek bir yıl olmadı. Bu yıl, ev hayali kuran milyonların içinden geçenleri, sustuklarını ve beklediklerini de beraberinde taşıdı. Çünkü bu ülkede ev; sadece tapudan ibaret değildir. Ev, bir ömrün emeği, bir ailenin sığınağı, yarının teminatıdır. 2025 ise bu hayalin ağırlaştığı ama asla terk edilmediği bir yıl olarak geride kaldı.
Yıl boyunca piyasaya hâkim olan duygu “beklemek”ti. Konut almak isteyenler, kredi faizlerini takip etti; hesap makineleri masaların üstünden eksik olmadı. Niyet vardı, istek vardı ama şartlar zordu. Yüksek faizler ve daralan alım gücü, alıcıyı doğal olarak geri adım atmaya zorladı. Satıcı cephesinde ise belirsizlik hâkimdi. Kimse değerinin altına inmeyi istemedi, ama piyasanın da hızlı hareket etmediği açıktı. Böylece 2025, emlak sektöründe sessiz ama derin bir durgunluk yılına dönüştü.
Konut fiyatları birçok bölgede artış hızını kaybetti, hatta reel olarak geriledi. Ancak bu durum, vatandaş için bir rahatlama anlamına gelmedi. Çünkü aynı dönemde hayatın diğer alanlarındaki maliyetler artmaya devam etti. Gıda, eğitim, ulaşım ve sağlık giderleri yükselirken, ev almak hâlâ büyük bir eşik olarak kaldı. Özellikle ilk kez ev sahibi olmak isteyenler için 2025, hayal ile gerçek arasındaki mesafenin en net hissedildiği yıl oldu.
Kiracılar içinse tablo çok daha zorlayıcıydı. Arzın yetersiz kalması, kiralık konutların hızla el değiştirmesi ve yükselen bedeller, barınma sorununu toplumun merkezine taşıdı. İnsanlar artık “hangi semtte otururum?” sorusundan çok, “aynı evde ne kadar süre kalabilirim?” sorusunu sormaya başladı. 2025, kiracının ev değil, huzur aradığı bir yıl oldu.
İnşaat ve müteahhitlik sektöründe ise temkinli bir dönüşüm yaşandı. Artan maliyetler ve finansmana erişimdeki zorluklar, plansız büyümenin sürdürülemez olduğunu açıkça gösterdi. Birçok firma büyük ve lüks projeleri askıya alırken, daha küçük, daha erişilebilir ve ihtiyaca yönelik konutlara yönelmeye başladı. Bu durum, sektör için bir zorunluluk olduğu kadar sağlıklı bir farkındalık da oluşturdu.
Tüm bu tabloya rağmen, emlak sektörünün geleceğine dair umut hiç kaybolmadı. Çünkü konut ihtiyacı ertelenebilir ama yok olmaz. Genç nüfus, evlilikler, şehirleşme ve deprem gerçeği; güvenli ve ulaşılabilir konutu vazgeçilmez kılıyor. 2025’te atılamayan adımlar, aslında 2026’nın temelini attı.
2026’dan beklentiler ise net ve gerçekçi. Öncelikle, kredi faizlerinde yaşanabilecek kademeli bir düşüş, piyasaya sadece hareket değil, psikolojik bir rahatlama da getirecektir. Vatandaşın yeniden plan yapabilmesi, emlak sektörünün canlanması için en kritik unsurdur. Özellikle ilk evini alacaklara yönelik desteklerin artması, sosyal adalet açısından da büyük önem taşımaktadır.
Üretim tarafında 2026’nın ana teması erişilebilirlik olacaktır. Metrekare büyüklüklerinden çok, yaşam kalitesi ön plana çıkacaktır. Ulaşımı kolay, altyapısı güçlü, depreme dayanıklı konutlar; yeni dönemin tercih edilen projeleri olacaktır. Kentsel dönüşüm ise artık ertelenemez bir zorunluluk hâline gelmiştir. Bu alanda atılacak kararlı adımlar, hem insan hayatını koruyacak hem de sektöre güçlü bir ivme kazandıracaktır.
Devlet, yerel yönetimler ve özel sektör arasında kurulacak sağlıklı iş birliği, 2026’nın kaderini belirleyecektir. Şeffaflık, güven ve sürdürülebilirlik; emlak sektörünün yeniden ayağa kalkmasının anahtarıdır.
2025, beklemenin ve sabrın yılıydı…
2026 ise umutların yeniden planlandığı, adımların daha sağlam atıldığı bir yıl olabilir.
Çünkü bu ülkede ev, sadece beton değildir.
Ev; bir duadır, bir emektir, bir gelecektir.
Ve bu gelecek…
Sabırla bekleyenlerin olacaktır.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
HALUK UĞUR DAĞISTANLI
2025 EMLAK SEKTÖRÜ
HALUK UĞUR DAGISTANLI
___________________________
2025 Emlak Sektörü: Sessizliğin İçinde Biriken Hayaller, 2026’ya Uzanan Umut
2025 yılı, emlak sektörü için sadece ekonomik göstergelerle anlatılabilecek bir yıl olmadı. Bu yıl, ev hayali kuran milyonların içinden geçenleri, sustuklarını ve beklediklerini de beraberinde taşıdı. Çünkü bu ülkede ev; sadece tapudan ibaret değildir. Ev, bir ömrün emeği, bir ailenin sığınağı, yarının teminatıdır. 2025 ise bu hayalin ağırlaştığı ama asla terk edilmediği bir yıl olarak geride kaldı.
Yıl boyunca piyasaya hâkim olan duygu “beklemek”ti. Konut almak isteyenler, kredi faizlerini takip etti; hesap makineleri masaların üstünden eksik olmadı. Niyet vardı, istek vardı ama şartlar zordu. Yüksek faizler ve daralan alım gücü, alıcıyı doğal olarak geri adım atmaya zorladı. Satıcı cephesinde ise belirsizlik hâkimdi. Kimse değerinin altına inmeyi istemedi, ama piyasanın da hızlı hareket etmediği açıktı. Böylece 2025, emlak sektöründe sessiz ama derin bir durgunluk yılına dönüştü.
Konut fiyatları birçok bölgede artış hızını kaybetti, hatta reel olarak geriledi. Ancak bu durum, vatandaş için bir rahatlama anlamına gelmedi. Çünkü aynı dönemde hayatın diğer alanlarındaki maliyetler artmaya devam etti. Gıda, eğitim, ulaşım ve sağlık giderleri yükselirken, ev almak hâlâ büyük bir eşik olarak kaldı. Özellikle ilk kez ev sahibi olmak isteyenler için 2025, hayal ile gerçek arasındaki mesafenin en net hissedildiği yıl oldu.
Kiracılar içinse tablo çok daha zorlayıcıydı. Arzın yetersiz kalması, kiralık konutların hızla el değiştirmesi ve yükselen bedeller, barınma sorununu toplumun merkezine taşıdı. İnsanlar artık “hangi semtte otururum?” sorusundan çok, “aynı evde ne kadar süre kalabilirim?” sorusunu sormaya başladı. 2025, kiracının ev değil, huzur aradığı bir yıl oldu.
İnşaat ve müteahhitlik sektöründe ise temkinli bir dönüşüm yaşandı. Artan maliyetler ve finansmana erişimdeki zorluklar, plansız büyümenin sürdürülemez olduğunu açıkça gösterdi. Birçok firma büyük ve lüks projeleri askıya alırken, daha küçük, daha erişilebilir ve ihtiyaca yönelik konutlara yönelmeye başladı. Bu durum, sektör için bir zorunluluk olduğu kadar sağlıklı bir farkındalık da oluşturdu.
Tüm bu tabloya rağmen, emlak sektörünün geleceğine dair umut hiç kaybolmadı. Çünkü konut ihtiyacı ertelenebilir ama yok olmaz. Genç nüfus, evlilikler, şehirleşme ve deprem gerçeği; güvenli ve ulaşılabilir konutu vazgeçilmez kılıyor. 2025’te atılamayan adımlar, aslında 2026’nın temelini attı.
2026’dan beklentiler ise net ve gerçekçi. Öncelikle, kredi faizlerinde yaşanabilecek kademeli bir düşüş, piyasaya sadece hareket değil, psikolojik bir rahatlama da getirecektir. Vatandaşın yeniden plan yapabilmesi, emlak sektörünün canlanması için en kritik unsurdur. Özellikle ilk evini alacaklara yönelik desteklerin artması, sosyal adalet açısından da büyük önem taşımaktadır.
Üretim tarafında 2026’nın ana teması erişilebilirlik olacaktır. Metrekare büyüklüklerinden çok, yaşam kalitesi ön plana çıkacaktır. Ulaşımı kolay, altyapısı güçlü, depreme dayanıklı konutlar; yeni dönemin tercih edilen projeleri olacaktır. Kentsel dönüşüm ise artık ertelenemez bir zorunluluk hâline gelmiştir. Bu alanda atılacak kararlı adımlar, hem insan hayatını koruyacak hem de sektöre güçlü bir ivme kazandıracaktır.
Devlet, yerel yönetimler ve özel sektör arasında kurulacak sağlıklı iş birliği, 2026’nın kaderini belirleyecektir. Şeffaflık, güven ve sürdürülebilirlik; emlak sektörünün yeniden ayağa kalkmasının anahtarıdır.
2025, beklemenin ve sabrın yılıydı…
2026 ise umutların yeniden planlandığı, adımların daha sağlam atıldığı bir yıl olabilir.
Çünkü bu ülkede ev, sadece beton değildir.
Ev; bir duadır, bir emektir, bir gelecektir.
Ve bu gelecek…
Sabırla bekleyenlerin olacaktır.